Bu Blogda Ara

24 Şubat 2022

Andrei Tarkovsky, Aleksandr Gordon - Bugün Kimse İşten Çıkarılmayacak (1959)

 

Bugün Kimse İşten Çıkarılmayacak (1959)
Orjinal Adı: Segodnya uvolneniya ne budet
*
Yönetmen: Andrei Tarkovsky, Aleksandr Gordon
Oyuncular: Oleg Borisov, Aleksey Alekseev, Pyotr Lyubeshkin
Tür: Dram/Gerilim
Süre: 46 dakika
*
Konusu: Yol yapım çalışmaları esnasında, Sovietskaia Caddesi'nde, Okul 34'ün yakınlarında, 30 ton civarında top mermisi bulunur. 15 yıldır toprağın altında olan bu mermiler sebebiyle şehrin boşaltılması ve mermilerin aktarılması gerekir. Elbette o gün hiç kimse işten çıkarılmaz.



23 Şubat 2022

Andrei Tarkovsky - Nostalghia


Yönetmen: Andrei Tarkovsky

Yazar: Tonino Guerra, Andrei Tarkovsky
Tür: Romantik/Dram
Yapım: 1983
Oyuncular: Oleg Yankovsky, Erland Josephson, Domiziana Giordano, Patrizia Terreno , Laura De Marchi , Delia Boccardo , Milena Vukotic , Raffaele Di Mario , Rate Furlan , Livio Galassi
Görüntü yönetmeni: Giuseppe Lanci



Bu, hasta edecek kadar güzel görüntüleri görmekten yoruldum. Ben kendim için başka hiçbir şey istemiyorum. Bu kadar yeter.



- Sizce, neden en çok dua edenler, hep kadınlar.?
- Bana mı soruyorsunuz bunu.?
- Burada birçok kadın görüyorsunuz.
- Ben sadece hademeyim.
- Ama kadınların erkeklerden, neden daha dindar olduklarını merak ediyor olmalısınız.
- Bilmeniz gerekir.
- Kadın olduğum için mi.? Hayır, ben bu şeyleri hiç anlamam.
- Ben basit bir adamım. Ama bana göre, bir kadının çocukları olmalı ve onları yetiştirmelidir. Sabırla ve fedakârlıkla.
- Kadının bütün anlamı bu mu.?
- Bilmiyorum.
- Teşekkür ederim.




- Ne okuyorsun.?
- Arseni Tarkovsky'nin şiirleri.
- Rusça mı.?
- Hayır, tercüme. Oldukça da iyi.
- At gitsin.
- Neden.? Tercüman oldukça iyi bir şair.
- Şiir tercüme edilemez. Bütün sanat gibi.
- Şiirin tercüme edilemeyeceğinde haklı olabilirsin. Ama müzik.?
- 🎶
- Bu ne.?
- Oryantal müzik.
- Peki nasıl bileceğiz.? Tolstoy'u, Pushkin'i.. ve böylece Rusya'yı anlayabileceğiz.
- Hiçbiriniz Rusya'yı anlamıyor.
- Sen de İtalya'yı o zaman.. Eğer Dante, Petrarch ve Machiavelli yardı etmezse.
- Biz zavallılar için imkânsız.
- Birbirimizi nasıl tanıyacağız.?
- Sınırları feshederek.
- Hangilerini.?
- Ülkeler arası.


- Milan'daki evi ateşe veren hizmetçiyi biliyor musun.? - Hangi evi.? - Çalıştığı evi. Güneydeki evini ve ailesini o kadar özlemiş ki, geri dönmesini engelleyen şeyi yakıp kül etmiş. Neden müzisyeniniz, Sosnovsky köle olacağını bile bile Rusya'ya geri döndü.? Neden bana sır vermiyorsun.? - Bunu oku, anlayacaksın. - Ne.? A, Bologna Konservatuarı'nın mektubu. Evet, Sosnovsky Rusya'ya döndüğünde başarılı mıydı.? Mutlu muydu.? - İçmeye başladı ve sonra.. -İntihar mı etti.? -Kesinlikle.




- Çılgınlık nedir.?
Onları anlamayı reddediyoruz. Onlar yalnız. Ama gerçeğe, kesinlikle daha yakınlar.




- Bir damla, bir damla daha, büyük bir damla yapar. İki tane değil.




- Sen bir ödleksin.! Komplekslerle dolusun.! Özgür değilsin.!
Hepiniz özgürlük istiyorsunuz ama elde edince onunla ne yapacağınızı bilmiyorsunuz.! Ya da, onun ne olduğunu.!


- Büyük aşkları bilirsin, öpüşmek yok. Hiçbir şey yok. Çok saf.! Bu yüzden büyük. Duygular.. Dile getirilmeyen duygular unutulmazdır.
*
Bir hikâye: Bir adam balçık havuzuna batan bir başka adamı kurtarır.
Bu arada kendi hayatını tehlikeye atar. Şimdi ikisi de havuzun kenarında uzanmaktadırlar; nefes nefese, tükenmiş.
Kurtarılan adam der ki: Ahmak, bunu neden yaptın.! Ben orada yaşıyorum.



İçimde hangi adam konuşuyor.?
Hem aklımda, hem de bedenimde, aynı anda. Ayrılamam. Bu yüzden tek kişi olamıyorum. Kendimi aynı anda sayısız şey olarak hissedebiliyorum. Fazla büyük usta kalmadı. Zamanımızın gerçek kötülüğü budur. Kalbin yolları gölgelerle kaplanmış. Yararsız görünen seslere kulak vermeliyiz.! Okul duvarları, asfalt ve refah reklamlarının, uzun kanalizasyon boruları ile dolu beyinlere, böceklerin vızıltıları girmeli. Her birimizin gözlerini ve kulaklarını büyük bir rüyanın başlangıcı olan şeylerle doldurmalıyız. Birisi, piramitleri yapacağımızı haykırmalı. Yapmamızın bir önemi yok.! O isteği beslemeliyiz ve ruhun köşelerini esnetmeliyiz, sınırsız bir çarşaf gibi..
Dünyanın ilerlemesini istiyorsanız, el ele vermeliyiz. Sözüm ona sağlıklıları, sözüm ona hastalarla karıştırmalıyız.
Siz, sağlıklı olanlar.! Sağlığınız ne anlama gelir.? İnsanoğlunun bütün gözleri, içine daldığımız çukura bakıyor. Özgürlük faydasızdır.! Eğer gözlerimizin içine bakmaya, yemeye, içmeye ve bizimle yatmaya cesaretiniz yoksa. Dünyayı yıkıntının eşiğine getirenler, sözüm ona sağlıklı olanlardır.!
İnsanoğlu dinle.! Senin içinde su, ateş ve sonra kül.. Ve külün içindeki kemikler.. Kemikler ve küller..

Gerçekliğin içinde veya hayalimde değilken, ben neredeyim.?
İşte yeni anlaşmam: Geceleri güneşli olmalı ve Ağustos da karlı.
Büyük şeyler sona erer, küçük şeyler baki kalır.
Toplum böylesine parçalanmaktansa, yeniden bir araya gelmeli.
Sadece doğaya bak ve hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin.
Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz.
Yanlış tarafa döndüğün noktaya.! Hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz. Suları kirletmeden.!
Deli bir adam size, kendinizden utanmanızı söylüyorsa, ne biçim bir dünyadır burası.!
Şimdi müzik.!


Anne, Anne.!
Başının etrafında dolaşan ve sen güldükçe berraklaşan; o hafif şey, havaymış.




16 Şubat 2022

Nuri Bilge Ceylan - Kış Uykusu (2014)

 

Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Senaryo: Ebru Ceylan, Nuri Bilge Ceylan, Anton Chekhov
Yapımcı: Zeynep Özbatur Atakan
*
Oyuncular:
Haluk Bilginer - Aydın
Demet Akbağ - Necla
Melisa Sözen - Nihal
Ayberk Pekcan - Hidayet
Nejat İşler - İsmail
Serhat Kılıç - Hamdi
Tamer Levent - Suavi
Nadir Sarıbacak - Levent
Mehmet Ali Nuroğlu - Timur
*
Ödüller: 19 ödül & 31 Adaylık.
Türkiye, Fransa, Almanya ortak yapım.



- Belki benim krallığım küçük ama, hiç değilse orda kral benim.
Bazen öyle mektuplar alıyorum ki okurlardan, doğru yolda olduğumdan hiç kuşkum kalmıyor.
- Ben de bazen internette öyle uyduruk yazarların, öyle acayip övgüler aldığını görüyorum ki. İlla herkesin bir seveni çıkıyor yani.


- Ben sana bir şey söyleyeyim mi.? Bu yoksulluk, fakirlik bir tür doğal afet gibi Aydıncığım. Allah'ın taktiri yani bir yerde.. Kadere karşı gelemezsin ki..
- İyi de, bunlarla mücadele etmek için Tanrı da bize akıl vermiş ama..
- Öyle, orası öyle ama, sırf bu tür işler için yaratılmış insanlar vardır. Bu işleri onlara bırakacaksın. Sen yaratıcı adamsın, sanatçı adamsın, niye böyle şeylere kafanı takıyorsun kardeşim.? Sen kendi işine bak ya.!



- Kendi gerçeğimi, yüzünüze söyleyebilmek için, ne bedeller ödedim ben şimdiye kadar. Hem de hiçbirinizin ödemediği bedeller.


- Sıkılmak ne demekmiş ya.! Ayrıca sıkılmak denen duygunun son derece lüks bir duygu olduğunu düşünüyorum.
Ağlamanın, senin bilmediğin başka yolları da var.

Valla ben evim, odam, kitaplarım nerdeyse, kendimi oralı hissederim; başka bir yere de ihtiyaç duymam.
*
- Çalışmadan geçen bir hayat, dürüst ve namuslu bir hayat değildir.
- Kafasında daha fazla fikir barındıran biri, diğerlerinden daha eylemci sayılır.
*
- Sanatla uğraşmak, insanların manevi gelişimi için didinmek, simyagerlik oluyor, öyle mi diyorsun yani.?
- Hayır canım, senin gibi düşündüğünü iddia eden insanlar, kendinizi daha büyük sorunların çözümüne adasaydınız, böyle uğraştığınız ıvır zıvır şeyler kendiliğinden, basit yan çalışmalarla çözülüverirdi. Bir kenti tepeden görmek için, balona binip havalansan, ister istemez ırmakları, ağaçları, kırları da görürsün. Ama yok, sizin düşünceniz aynı yere çakılıp kalmış. Bir uyuşuk, korkak, tutucu..
Bütün meselen ne senin biliyor musun.? Sen acı çekmemek için kendini kandırıyorsun. Ama bu böyle olmaz. Gerçeklerle yüzleşebilme cesaretini gösterebilmen gerekir. Eğer, daha sahici bir bölge arıyorsan, oraya varmak için gerektiğinde yıkıcı olacaksın.







- Sen çekilmez bir adamsın. Bencilsin, kincisin, alaycısın. İşte asıl suçun bu.!
İnananlardan nefret ediyorsun.
Çünkü, inanmak sana göre az gelişmişlik. Kara cahillik belirtisi.
Öte yandan herhangi bir inanç, ideal taşımıyorlar diye inanmayanlardan da nefret ediyorsun.
Yaşlıları geri kalmışlıkları, tutuculukları, özgür düşünemedikleri için; gençleriyse özgür düşüncelerinden. Geleneklerden kopuk oldukları için beğenmiyorsun.
Halkın, ülkenin çıkarları için en önde olması gerektiğini söyler durursun, ama her karşına çıkandan hırsızmış, soyguncuymuş gibi kuşkulandığın için halktan da nefret ediyorsun. Nefret etmediğin insan yok nerdeyse.
Yalnız bir kez olsun, durumunu gerçekten güçleştirebilecek bir davayı savunduğunu, kendine bir fayda sağlamayacak, duygular beslediğini görebilmeyi ne çok isterdim.
Genç, sağlıklı, gururlu ve hayat dolu bir kadını, boşluk içinde, can sıkıntısı ve korku içinde eriyip gitmesini görmek hiç mi içini sızlatmadı.? İlk yıllarımızda korku duyuyordum, şimdiyse utanıyorum daha çok. En iyi yıllarım uçup gitti. Seninle cebelleşeceğim diye, bütün güzel huylarım değişti. Sert, kaba, ürkek, işkilli bir insan oldum Daha başka ne söyleyeyim.? Dediklerimden bir şey anlaşıldı mı ondan bile emin değilim.
Oysa, hiç de fena olmayan bir hayatımız olabilirdi. Ama artık çok geç.
- Sen bilmezsin ama, çocukluğunu elektriği bile olmayan bir köyde geçirmiş olanlar, böyle küçük, sıcak, rahat bir odada, benim kötü olduğumu yüzüme haykıran karımın, aslında onu söyleyen sesiyle bile, bana ne kadar büyük bir mutluluk, büyük bir zevk tattırdığını çok iyi anlarlar. Bizim gençliğimiz kuru geçti Nihal. Mutlu olmayı bilemedik. Belki bu yüzden mutlu etmeyi de.. Ama dediğim gibi, kötü bir niyetimiz yoktu, hiçbir kötü niyetimiz yoktu. İyi niyetlerle, masum, temiz hayallerle çıktık yola. Daha iyi bir yaşam, daha iyi bir toplum için..
- Kusura bakma ama sana inanmıyorum. Sahnede değilsin artık. Yapma lütfen.. Herkes iyi niyetlerle yola çıkıyor. Ama demin kendin dedin: Cehenneme giden yollarda iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir, diye. O yüzden bunların bir anlamı yok. Bu romantik lâflar bana ancak komik geliyor artık. Şimdi böyle konuşmaya başladığın zaman, sadece istediğini elde etmek için iki numaralı taktiğe geçiyormuşsun gibi geliyor, o kadar.
- Karşımızdakini olduğu gibi görmeyip, onu tanrılaştırmak, sonra da sanki böyle bir tanrı olabilirmiş de, olmuyormuş diye ona kızmak.. Bana biraz haksızlık etmiyor musun.?
Keşke en baştan beri hayal ettiğin, o karizmatik, başarılı aktör olabilseydim. Ama değilim. Ben basit bir adamım. Ve işin kötüsü galiba öyle de kalmak istiyorum.
*
- Ben böylelerini yüz metreden tanırım. Yanına biraz daha ahlâk, biraz aha vicdan sahibi, ilkeli insanları alarak yola çıkmanı tavsiye ederim. Hepsi bu. Gün gelecek ne dediğimi daha iyi anlayacaksın.
- Vicdan, ahlâk, ideal, ilkeli olmak. Yaşamın amacı.. Bu sözler ağzından hiç eksilmedi. Birini küçük düşürmek, incitmek, karalamak istediğin zaman, hep böyle sözler söylersin. Ama bence, bir insan bu kelimeleri bu kadar fazla kullanıyorsa, esas ondan şüphe etmek lazım.


Vicdan, güçlüleri korkutmak için düşünülmüş, Korkakların kullandığı bir sözcükten başka bir şey değildir.
Bizim vicdanımız, güçlü kollarımız, kılıçlarsa yasalarımızdır.
*
III. Richard
*
Aldanmak yaptığımız her işte şaşmaz yazgısı hepimizin. Her sabah parlak işler tasarlar, gün boyu budalalık ederim.
*
William Shakespeare



Nihal gitmedim, gidemedim.
Artık yaşlandım mı, kafayı mı oynattım,
yoksa başka bir adam mı oldum, nasıl istersen öyle düşün. Bilemiyorum.
Ama birkaç gündür içime yerleşen yeni adam, gitmeme izin vermiyor.
Ne olur sen de gitmemi isteme.
Anladım ki artık, beni İstanbul’a çağıran bir şey yok.
Her yerde olduğu gibi orada da her şey yabancı bana.
Bilmeni isterim ki senden başka yakınım yok.
Seni her dakika, her saniye özlüyorum.
Ama gururum elvermediği için, hiçbir zaman söyleyemiyorum.
Senden ayrılmanın benim için ne derece korkunç,
hattâ olanaksız olduğunu çok iyi biliyorum.
Tıpkı artık beni sevmediğini bildiğim gibi.
Biliyorum eski günlere dönemeyiz. Gerek de yok buna.
Beni bir uşağın gibi, bir kölen gibi yanına al.
Ve hayatımıza senin istediğin gibi de olsa devam etmemize izin ver.
Beni affet.!



11 Şubat 2022

Agora (Hypatia) 2009


Agora (2009)

Süre: 2s 6dk
Tür: Dram, Macera, Tarihi
Yönetmen: Alejandro Amenábar
Senarist: Alejandro Amenábar, Mateo Gil
Oyuncular: Rachel Weisz, Max Minghella, Oscar Isaac
*
*
4. yüzyılın sonlarına doğru Roma İmparatorluğu çöküşün eşiğindeydi. Ama, Mısır eyaletindeki İskenderiye Eski Dünyanın yedi harikasından biri olan efsanevi İskenderiye Feneri'yle ve dünyanın en büyük kütüphanesiyle parıldamaya devam etti. Kütüphane sadece kültürün değil dinin de simgesiydi. Paganlar atalarının ilahlarına buradan ibadet ederlerdi. Şehirlerdeki yerleşmiş Pagan kültürü artık Yahudiler ve yasaklanmasına rağmen hızla yayılan Hıristiyanlık tarafından tehdit edilmekteydi.


Sizce kaç aptal, kendi kendine: ''Bu yıldızlar gökyüzünden neden düşmez,'' diye sormuştur.? Ama siz, bilgelikle eğitilen siz, yıldızların ne yukarı ne de aşağı hareket etmediğini biliyorsunuz. Sadece Doğu'dan Batı'ya doğru.. Şimdiye kadar kavradığımız an, mükemmel rota üzerinde dönerler. Gökyüzüne daireler hükmettiği için yıldızlar hiç düşmedi ve hiç bir zaman da düşmeyecek. Ama burda, Dünya'da ne oluyor.? Burda cisimler aşağı düşüyor. Ve dairesel hareketlerle değil, hareketleri doğrusal.
*
Sizce yeraltına gizlenmiş hangi gizemli mucize, bu dünya üstünde varlığını sürdüren her insanı, hayvanı, cismi ya da köleyi, bulundukları yere sabitliyor olabilir.? Sizce ne olabilir.?
Bugüne kadar sizi taşıyan ayakların, evrenin tam ortasında, merkezde duran ayaklarınızın her şeyi bir arada tuttuğunu ve bir güçle bunları bir araya getirdiğini düşünen oldu mu.? Merkez olmasaydı, içinde yaşadığımız bu evren şekilsiz, sonsuz, düzensiz bir yer olurdu. Burda, orda veya herhangi bir yerde olmamız arasında çok az fark olurdu. ''Keşke doğmasaydık,'' derdik.



- Öklid'in ilk kuralını söyler misin.?
- Eğer, iki şey üçüncüyle eşitse, hepsi birbirine eşit demektir.
- Güzel, her ikiniz de bana benzemiyorsunuz, değil mi.?
- Evet.
- Sence Orestes.?
- Evet.
- Bakın, aslında bunu, şu anda bu sınıfta bulunan herkese söylüyorum. Bizi birleştiren şey, ayıranlardan çok daha fazla. Sokaklarda her ne olursa olsun biz kardeşiz. Kavganın, köle ve ayaktakımının işi olduğunu hatırlamanızı istiyorum.
Bence şimdi Deyvus'u hak ettiği alkışlarla onurlandırmalıyız.




- Onu mutlu etsen, iyi olmaz mıydı.?
- Ben mi.? Nasıl.?
- Kızını onunla evlendirerek tabii. Yoksa kızını ona vermek istemiyor musun.?
- Hypatia bir erkeğe bağlı kalacak.! Öğretme özgürlüğü olmayacak. Düşündüklerini söyleyemeyecek, öyle mi.? Bu güne dek tanıdığım en parlak filozof, bilimle uğraşmayı bırakacak ha.? Hayır, hayır.! Bu, onun için ölüm olur.!

Bu sana. Regl dönemi kanım. Orestes sen, aradığın uyumu bende bulduğunu söylüyorsun. Sana başka yerlere bakmanı öneririm, çünkü bunda, çok az uyum veya güzellik olduğunu düşünüyorum. Haklı değil miyim.?


- Bir hakarete karşılık, ellerinizi kana mı bulayacaksınız.?
- Tanrılarımıza, hakaret tanrılarımıza.!
- Çirkin bir şey olduğunu düşünüyorsanız, yaptıklarını gidip valiye bildirin.
- Seni duyan, onları koruduğunu sanabilir.!
- Hayır, ben öğrencilerimi korumaya çalışıyorum.
Sizse, onların vahşi katiller olmalarını istiyorsunuz.!
*
Öğrencilerimi asla bu binanın dışına çıkaramayacaksınız.!


Aristarkus'un iddiasına göre, dünya hareket eder. Gökteki diğer gezegenlerin, bize garip gelen davranışları, aslında bir göz yanılgısından başka bir şey değildir. Bu yanılgıya, bizim hareketlerimiz ve Dünya'nın Güneş etrafında dönmesi neden olur.
- Güneş merkezli model.
- Doğru.! Deyim yerindeyse, yıldızların kralıymış gibi her şeyin ortasında, merkezde olmalı. Ne yazık ki çalışmaları, ana kütüphaneyi de içine alan, büyük yangında kayboldu. İşte bu yüzden, bu yapıyı en iyi şekilde korumaya özen göstermek zorundayız. Çünkü kütüphanemiz, insanlığın bize, bilgi birikiminden kalan tek mirastır.!
- Bu durumda Dünya sıradan bir gezegen.
- Dünya hareket ediyorsa, bir cismi yere bıraktığınızda, arkanızda bir yere düşmesi gerekirdi. Rüzgâr her zaman karşıdan eserdi. Kuşlar uçarken yollarını kaybederdi.
- Bu söylediklerinin, çürütülebileceğini hissediyorum. Ama, nasıl çürütülür bilmiyorum.


Kütüphane yağmasından sonra, çok sayıda Pagan, Hıristiyan oldu ve İskenderiye'de barış dönemi yaşandı. Hypatia, öğretime ve araştırmalarına devam etti. Eski öğrencileri, seçkinler topluluğu içinde önemli mevkilere geldi. İmparatorluk, sonsuza dek ikiye bölündü. Çok sayıda Hıristiyan bunu, dünyanın sonuna, bir işaret olarak değerlendirdi ve hazırlanmak için daha dindar bir hayat yaşamaya karar verdi. Paraboloni keşişleri sokaklarda Hıristiyanlık ahlâkının takibiyle görevlendirildi. Artık sadece, Yahudilerin varlığı rahatsızlık veriyordu.
Kütüphane yıllar sonra.



Neden Güneş, yazın ayrı kışın ayrı büyüklükte oluyor.!?


- Apollonius'un konisi. Daire, Elips, Parabol, Hiperbol.
- Biliyor musun, buna her baktığımda, dairenin, bu düzgün olmayan şekillerle neden birlikte olduğunu merak ederim.



Sadece şu gökyüzünü çözebilseydim, belki birazcık daha, cevabı bulmaya birazcık daha yaklaşsaydım, o zaman mutlu bir kadın olarak ölürdüm.


Bir elips. Merkezinin birinde Güneş olan bir elips.
Odakları birbirine çok yakın olduğundan, tek bir odakmış gibi görünüyor.



Sinesyus, kimsenin inancını sorgulamamalısın.
Sen sorgulayamazsın. Ben sorgulamalıyım.!


Hypatia'nın bedeni parçalandı ve kalıntıları sokaklarda sürüklenip yakıldı.
1200 yıl sonra, 17. yüzyılda Gökbilimci Johannes Kepler, gezegenlerin tâbi olduğu eğrilerden birinin elips olduğunu keşfetmiştir.

Bizim Krino - Our Krino / Belgesel

  Anthony Kafato (Oğlu): * Bize öğrettiği üç önemli değer vardı. Bunlar: dürüstlük, saygı ve çalışmak.. Eğer bu üç şeyi yaparsak, kendimizle...