Bu Blogda Ara

12 Mart 2022

Hachi (忠犬ハチ公) (2009)


Hachİ (忠犬ハチ公) (2009)

Yönetmen: Lasse Hallström
Oyuncular: Richard Gere, Joan Allen, Cary-Hiroyuki Tagawa, Sarah Roemer, Robbie Sublett


- Bu bir, Akita.
Hachi. Japonca 8 demektir, şanslı rakam. Belli ki sekizinci yavru olarak doğdu. Sekizin mistik bir anlamı vardır, cennete uzanıp, toprağa düşendir.
Belki sen onu bulmadın, o seni buldu.


- Michael, kızımı seviyor musun.?
- Evet efendim, seviyorum.
- Güzel, zor günlerinizde de bunu unutma.


- Geri getirmesi için topu atıyorum ama getirmiyor.
- Top peşinde koşturacak bir cins istiyorsan, buluruz. Akita, istemediği bir şeyin peşinde koşmak istemiyor.
- Peki ne isterler.?
- Trene geliyor, çünkü seninle arasında özel bir bağ var. Ve sonra ''Dostum, topu getir.!''. Bunu neden yapsın.?
- Eğlence için olabilir, belki, kurabiye için.. Aslında, benim mutlu olmam için yapabilir.
- Onları satın alamazsın. Onlar Japon, Amerikan değil.
Topu getirmesini istiyorsan, onun için özel bir nedeni olmalı.



- Gel yürüyüşe çıkalım. Sen ve ben. İkimiz.


Müziğin içinde özel bir şeyler olduğuna inanıyorum.
Hayat kaydedilebilir ama kalp yazılamaz.



My Hero:
*
Hachiko, Büyükbabamın köpeğiydi. Herkes ona, gizemli köpek Hachi derdi. Çünkü kimse, nereden geldiğini bilmiyordu. Belki bir köpek barınağından kaçmıştı. Belki de uzaklarda bir yerde, arabanın birinden düşmüştü. Florida ya da New Jersey gibi bir yerde.. Nasıl olduğunun önemi yok, Hachi kaybolmuştu.
Uzun zaman önce, Büyükbabamın yaşadığı yerde, bir tren istasyonunda, Hachi bir anda karşısına çıktı. Onların hikâyesi de işte böyle başladı.
*
*
Büyükbabamı hiç hatırlamıyorum, ben çok küçükken öldü. Ama, o ve Hachi hakkında çok şey duydum. Sanırım onu tanıyabiliyorum.
Onlardan değer vermeyi ve sadakati öğrendim, sevdiklerimi asla unutmamayı. Kısacası Hachi, sonsuza kadar benim kahramanım.


Asıl Hachi, 1923 yılında Odate, Japonya'da doğdu. Sahibi, Tokyo Üniversitesi Profesörü Eisaburo Ueno, Mayıs 1925'te öldü. Hachi, Shibui İstasyonu'na döndü ve onu orada 9 yıl bekledi. Hachi, Mart 1934'te öldü. Bugün Hachi'nin bronz heykeli Shibui İstasyonu'nun önünde hâlâ onu beklemektedir.

09 Mart 2022

Yumurta (2007)


Yumurta, Semih Kaplanoğlu'nun 2007 yılında çektiği film. Bal ve Süt ile birleşen üçlemenin ilk filmi. Film Avrupa Film Festivali'nde 12 dalda aday gösterildi. Çekimleri İzmir'in Tire ilçesinde yapıldı.

*
Yönetmen: Semih Kaplanoğlu
Yapımcı: Semih Kaplanoğlu
Senarist: Semih Kaplanoğlu
Oyuncular: Nejat İşler, Saadet Işıl Aksoy, Ufuk Bayraktar, Gülçin Santırcıoğlu
Görüntü yönetmeni: Özgür Eken
Kurgu: Ayhan Ergürsel
Stüdyo: Kaplan Film
Yapım yılı: 2007
Süre 97 dk.
Ülke Türkiye




08 Mart 2022

Kalpazanlar (Die Fälscher) (2007)


Film: Kalpazanlar (Die Fälscher)

Yönetmen: Stefan Ruzowitzky

Oyuncular: August Diehl, Devid Striesow, Karl Markovics, Martin Brambach

Yapım: Almanya, Avusturya (2007)

Tür: Dram Filmleri, Savaş Filmleri, Suç Filmleri

Müzik: Marius Ruhland

Görüntü yönetmeni: Benedict Neuenfels

Kurgu: Britta Nahler



- Bunlar bizim insanlarımız.
- Bizim insanlarımız mı.? Ben benim, ötekilerse ötekiler.
- Etrafında neler döndüğünü kafan almıyor mu.? Nazilerin bizimle neler yaptıklarını.?
- Yahudilerin neden hep zarar gördüklerini biliyor musun.? Çünkü uyum sağlayamıyorlar.
- Sen de hiç şey yok mu..?!
- Yok.


- En büyüklerden biri olabilirsin..
- Resim yaparak para kazanmaktan mı söz ediyorsun.? Para yaparak para kazanmak daha kestirme bir yoldur.


- Eğer bana vurursan, seni şişlerim.!
*
- Delirdin mi sen.? Ona saldırdın.!
- Saygı duymalı ama haysiyetini yitirmemeli.!



- Nereye koşuyorlar böyle.?
- Ayakkabı koşucu birliği. Tutukluları koşturuyorlar. Ayakkabıları denemek için.
- Ne demek denemek için.?
- Bir tür cezalandırma biçimi. Çok ufak ayakkabılar, sırtta ağır kum torbaları. Birçoğu ölüyor.


- Ya uyum sağlarsın ya da yok olursun.
- Bunu artık istemiyorum.
Bizim durumumuz iyi olduğu halde,
karım şu an Auschwitz'de.
- Yaşıyor olmamdan ötürü
utanç duyuyor olmamın mutluluğunu Nazilere tattırmayacağım.!


- Biz herhangi bir market kasiyerine birkaç banknot yutturmak istemiyoruz. Bununla, İngiliz ekonomisi boğulup yok edilmek isteniyor. Eğer sahte para kullandığımız çok erken ortaya çıkarsa, bu operasyonun sonu anlamına gelir. O zaman da sizleri, geri yollamak zorunda kalırız. Kamplara.


Birkaç gün önce, bir iş adamı Zürih'teki bir bankaya girer. Yanında içi parayla dolu, küçük bir valiz vardır. Sterlin banknotları.
Ajanımız sterlinlere bir hesap açtırmak için müdüre gider:
*
- Tabii ki Mösyö. Umarım güvenlikten ötürü banknotların hakikiliğini kontrol etmek zorunda oluşumuzu anlayışla karşılarsınız.
- Tabii ki, buyrun lütfen, hele ki böyle bir zamanda..
*
Uzamanlar yarım saat boyunca sanatın her tür kuralına göre küçük baskı ürünlerimizi kontrol ederler.
*
- Mösyö, banknotlarınız, kontrollerimiz gösteriyor ki, varmış olduğumuz sonuca göre mükemmel derecede gerçek paradırlar.
*
- Henüz bitmedi, ajanımız şimdi ise biraz fazlaca kendine güvenir:
*
- Mösyö Direktör, itiraf etmeliyim ki banknotların kaynağı çok şüpheli yerler olduğundan, gerçeklik konusunda mutlak olarak emin olmayı isterdim.
- Parayı kabul ediyoruz, hiç gereği yok.
- Tam emin olmayın Mösyö.
- Eğer ısrar ediyorsanız, banknotları İngiltere Bankası'nda kontrol ettirmenizi öneriyorum.
*
- İngiltere Bankası.. Bakalım şikâyet edecek neleri varmış.? Belki de öğrenecek bir şeyler buluruz.
*
''Şu sonuca vardık ve; beşlik, onluk ve yirmilik değerler halinde sunulan banknotlar sahte değildirler.''
*
- Baş Komutan yaptığımız işten çok memnun. Sahte paralar o kadar gerçek ki plânlar değişti. Onları İngiltere üzerinden aşağı atmak çok yazık olurdu. Alman İmparatorluğu gelecekteki döviz ticaretini bunlarla yapacaktır.


- Ben ve karım, Nazilere karşı yazı yazdığımız için kampa getirildik. Şimdi ise Naziler için para basmam.
- Yukardakilerle sorun çıkmaması için hep dikkat ettim. Siyasi olaylardan hep kendimi soyutladım.
- Güzel.! Karım hep derdi: ''Biz, gerçeği çoğaltmak için matbaacıyız.''
- Bu sözü nerde öğrendiniz.? Komünist Matbaacılar Birliği'nde mi.? Gençlik gruplarında mı.?
- Sorovic, eğer büyük miktarda dolar basarsak, bu savaşın sonucunu değiştirebilir. Nazilere karşı mantıklı bir savaş veririz. Bu sadece sembolik olmaz.
- Yaşıyoruz. Lânet olsun, bu bayağı iyi bir şey.
- Hiç düşündün mü, mesele sadece senin o sefil hayatın değil.!
Negatiflerini bozmaya devam edeceğim. Eğer istersen beni şikâyet edebilirsin.


- Bu kimseyi öldürmez. Sevkiyatı yapmak zorunda ve bu yüzden bize şantaj yapıyor. Ya sen onun yerinde olsaydın..
- Onun yerinde mi olsaydım.?! Ben hiçbir zaman, bir SS canisinin yerinde olmazdım.


- Bizim bir sorumluluğumuz var. Ailelerimize ve yoldaşlarımıza karşı.
Bizim vurulmamıza sen mi karar vereceksin.?
- Prensip meselesi.!
- Hiç birimiz bir prensip için ölmeye hazır değiliz.!
- İşte bu yüzden Nazilerin sistemi işliyor.!



Toplam, 120 milyon değerinde Sterlin basıldı. Bu, İngiltere para rezervinin, tam dört katına eşitti.
Tutukluların geciktirme taktiği sayesinde, Doların çok küçük bir miktarı basılabildi. Dünyanın en büyük kalpazanlık eylemi kabul edilir.

Bizim Krino - Our Krino / Belgesel

  Anthony Kafato (Oğlu): * Bize öğrettiği üç önemli değer vardı. Bunlar: dürüstlük, saygı ve çalışmak.. Eğer bu üç şeyi yaparsak, kendimizle...