Bu Blogda Ara

17 Haziran 2023

Theodoros Angelopoulos (Yunanca: Θόδωρος Αγγελόπουλος), O Θίασος (Kumpanya)


Modern Tarih Üçlemesi 2 (Kumpanya)

*
Kumpanya, 1975 Yunanistan yapımı epik dönem filmdir. Özgün adı O Thiasos (O Θίασος) olan film uluslararası festivallerde ve İngilizce konuşulan ülkelerde The Travelling Players (Gezici Oyuncular) adıyla gösterime sunulmuştur.
*
Yunan yönetmen Theo Angelopoulos'un hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği bu 4 saate yakın uzunluktaki destansı film, yönetmenin seyircisini yakın Yunan tarihine bir yolculuğa çıkardığı ve 1970'lerde tamamladığı bir üçlemenin ikinci filmidir. Bu üçlemeyi oluşturan diğer filmler ise, 1972'de çektiği '36 Günleri (Meres Tou '36) ve 1977'de tamamladığı Avcılar (Oi Kynighoi) adlı filmleridir. Üçlemeleriyle tanınan bir sinemacı olan Theo Angelopoulos'un uluslararası alanda tanınmasını, hatta ‘Auteur’ sinemacılar arasında yer almasını sağlayan üçlemesi budur. "Kumpanya", epik sinemanın en önemli örneklerinden biridir.
*
Gezici bir tiyatro kumpanyasının 1939 ve 1952 yılları arasında Yunanistan'da çıktıkları uzun turne sırasında uğradıkları her ada, köy ve kasabada Kadın Çoban Golfo adlı aynı kırsal oyunu sergilerlerken, gerçek hayatta kendi aralarında yaşadıkları birtakım olayların da klasik bir Yunan trajedisi olan Oresteia'yı andırması konu edilir. Bu bağlamda Yunanistan'ın çalkantılı yakın tarihine dramatik ve alegorik bir yolculuk yaparlar. Bu tarih Alman işgalinin sürdüğü II. Dünya Savaşı yıllarından başlayıp, Kralcılar ve komünistler arasında geçen yıkıcı Yunan İç Savaşı'nı da içine alan süreyi kapsar. Brechtvari bir anlatım tarzıyla filmde zaman bir ileri bir geri sıçrar durur. Yunanistan'ın en eski tarihi (bir anlamda mitoloji) ile yakın tarihi (1939 - 1952 arası) arasındaki zamanda gidip gelmeler tiyatro aracılığıyla yapılır.
*
İlk gösterimi Temmuz 1975 tarihinde Berlin Uluslararası Film Festivali'nde yapılan "Kumpanya", bu festivalde İnterfilm ödülünü aldı. Ayrıca Cannes Film Festivali'nde FIPRESCI ödülünü alan filme İngiliz Film Enstitüsü (BFI) tarafından Sutherland ödülü de verildi. Film, aralarında kendi ülkesinin festivali olan Selanik Film Festivali'nde aldığı 6 ödülün de bulunduğu toplam 10 ödül kazandı.
*
KAYNAK: Vikipedi
*
İlk gösterim tarihi: 12 Mayıs 1975
Yönetmeni: Teodoros Angelopulos
Film dizisi: A Trilogy of History
Sinematografi: Giorgos Arvanitis
Senarist: Theo Angelopoulos
Müzik: Loukianos Kilaidonis
Tür: Politik Dram, Tarih, Savaş, Dönem Filmi
Yapım yılı: 1975
Oyuncular: Eva Kotamanidou, Aliki Georgouli, Vangelis Kazan


Eğer sokaklarımızı bir daha orak çekiçle pisletilmiş olarak görmek istemiyorsak; eğer bir başka Kızıl Aralık görmek istemiyorsak, hepimiz Mareşal'in etrafında toplanmalıyız. Oylarınızla önümüzdeki pazar gününü, 16 Kasım 1952'yi tarihi bir gün yapabilirsiniz. Ulusal kuvvetler için bir zafer günü. Bu yüzden oylarınız Papagos için olmalı. Ona oy vermekle, sadece tek ulusal adaya oy vermiş olmayacaksınız. Aynı zamanda ordumuza 1947-49 arasında komünist asilere karşı zafer kazandıran kişiye oy vermiş olacaksınız. Mareşale vereceğiniz her bir oy; barışa, refaha adalete ve düzene verilmiş bir oydur.
*
Yarın öğleden sonra Üçüncü Reich'in propaganda bakanı Goobbels, ulusal liderimiz Ioanis Metaxas'ın eşliğinde tarihi Olimpia'ya yapacakları ziyarete gitmek için şehrimizden geçecekler. Ulusal Gençlik Örgütü, herkesi ortama uygun bir şekilde giyinmiş olarak, karşılamaya davet ediyor.
*
Geri geleceksin
Önemli değil, kaç yıl geçtiği
Geri geleceksin
Pişmanlıkla dolu, affedilmeyi isteyerek
Bir gece mahcup, geri geleceksin.


Gün doğdu ve şafakta kayboldu sabah yıldızı
Kapandı doruklar, günışığı ve bülbüllerin şarkısıyla
Yüzdü güvercinler derelerde
Fakat en azametlisi güvercinlerin güzel Golfo
Görünmedi ortalıklarda.


Hiç şüphesiz ki bir Marksist için devrim, devrimci durum olmaksızın imkânsızdır. Devrimci durumun özellikleri nelerdir.?
Hakim sınıflar için, hakimiyetlerini sürdürmek imkânsız hâle geldiği zaman; yönetici sınıflar arasında bir buhran olduğu ve ezilen sınıfların kızgınlıklarının ortaya çıktığı zaman; ezilen sınıfların sıkıntı ve ihtiyaçları dayanılmaz hâle geldiği zaman..
Yukarıdaki sebeplerin sonucu olarak, barışta soyulmalarına hiç seslerini çıkartmadan katlanan ama ortalığın karıştığı zamanlarda; hem buhranın yarattığı şartlarla ve hem de bizzat ''üstteki sınıfların'' bağımsız, tarihi bir eyleme sürüklemeleriyle, kitlelerin faaliyetinde oldukça büyük bir artış olduğu zaman..
*
Bütün hükümetlere açıklıyoruz ki: Sizin, proletaryaya karşı, sil*hlı bir güç olduğunuzu biliyoruz. Size karşı yürüyeceğiz, mümkün olduğunda barışla, kaçınılmaz olduğunda sil*hla..

16 Haziran 2023

Theodoros Angelopoulos (Yunanca: Θόδωρος Αγγελόπουλος) Μέρες του '36 (36 Günleri)


Modern Tarih Üçlemesi 1 (36 Günleri)
*
Siyasi bir tutuklunun kendisini görmeye gelen milletvekilini rehin almasını konu alan film, kapalı bir ortamda geçer. Yunanistan'ın son kırk yılını anlatan film, '36 darbesine ve albaylar cuntasına da göndermelerde bulunur.


Altın taçlı oyunların anası, Olympia
Gerçeğin kraliçesi.!
Kâhinler, yanmış kurbanlarına bakarak
Zeus'un parlayan şimşeğini mükemmelliği
ve iş yorgunluğundan
bir nebze rahatlık arayan ruhlar için
Zeus'un öğütlerini sorarlar.




Theodoros Angelopoulos (Yunanca: Θόδωρος Αγγελόπουλος) Anaparastasi (Yunanca: Αναπαράσταση) (Yeniden Yaratma)


Tefaia. Tinthis İlçesi'nin Epeiros Köyü. İoannina Bölgesi. Bir zamanlar antik Tefeia'nın olduğu Tomaros Dağı'nın ötesinde yerleşmiş Pelasgianlara ait duvar kalıntıları eski çağlardan beri kullanıldığını gösteriyor.

Yerliler, 1939 nüfus sayımına göre, 1250
Yerliler, 1965 sayımına göre, 85
*
- Kocamın bana yazdığına göre Almanya'da hayat iyiymiş. Kahvede kâğıt oynamaya benzediğini söylüyor. Kendisi cüzdan yapıyor. Oraya gitmemi önerdi.
- Orada ne bulmayı umuyorsun.?
- Biraz güzellik, birkaç kilo alırım. Yoksulluk ve her şeyden kalplerimizin karardığını görmüyor musun.? Altı aylığına gideceğim.
Hayvanlarım ve çocuklarım var. Onları bırakmak istemiyorum.
- Orada para biriktirecek misin.?
- Hayır, oraya bu amaçla gitmiyorum. Oradaki insanların nasıl, daha iyi bir hayat yaşadıklarını göreceğim.
- Orada hayat daha iyi. Dahası tarla işleri zor. Orada sekiz saat fabrikada çalışırdık. Giyinip süslenmeye, dinlenmeye ve eğlenceye, on altı saatimiz kalırdı. Burada hiç dinlenme yok. Kutlama ne bilmiyoruz. Orada insanların nasıl yaşadıklarını gördük.
- Eski zamanlarda köylerimiz, onların ilk hâli gibiydi. Çalışan birçok insan vardı. Daha sonra gençler gitti. Göç yüzünden köylerin nüfusu azaldı. Şimdi yalnız biz kaldık, yaşlılar. Bir gün öleceğiz ve köylerimiz boş kalacak. Ve böyle olduğunda da, şehirler için, iyi olmayacak.


Limonu bol.
Kısa limon ağacı
Vissani'li kadın
Seni öptüm ve hastalandım
ve doktoru çağırmadım.


https://ugurfilm3.com/anaparastasi/?fbclid=IwAR0VJaS8YUNgVbVYWm1X7-nqwb3nDLVKybB9cIhsF20VEEWQq_nT8xmIO0g

13 Haziran 2023

Kramer Kramer'e Karşı


Yönetmen: Robert Benton

Yapımcı: Stanley R. Jaffe

Senarist: Avery Corman (eser) Robert Benton
Oyuncular: Dustin Hoffman, Meryl Streep, Justin Henry, Jane Alexander
Müzik: Frederic Hand
Kurgu: Gerald B. Greenberg
Türü: Dram
Yapım yılı: 1979, ABD


- Baba, gidecek misin.?
- Hayır, seninle kalıyorum. O kadar kolay kurtulamazsın.
- Annem bu yüzden mi gitti.? Yaramazım diye mi.?
- Öyle mi düşünüyorsun.?
- ...
- Hayır. Neden bu değil Billy. Annen seni çok seviyor. Gitmesinin seninle hiçbir ilgisi yok. Anlayabilir misin bilmiyorum ama açıklamaya çalışacağım.
Annen gitti, çünkü, sanırım, uzun zamandır, onu belli bir kişi olmaya zorluyordum. Olması gerektiğini sandığım türden bir eş olmaya. Ama o, öyle değildi. O, öyle değildi işte.. Sanırım çok uzun zaman beni mutlu etmeye çalıştı. Bunu başaramadığında da, benimle konuşmayı denedi. Ama ben dinlemiyordum, çok meşguldüm ve sadece kendimi düşünüyordum. Benim mutlu olduğum her anda, onun da olduğunu sanıyordum. Ama galiba altında, çok mutsuz bir kadın vardı. Annen burada, istediğinden uzun kaldı, çünkü seni çok seviyor. Annen daha fazla kalamadı, çünkü artık bana katlanamıyordu. Senin değil, benim yüzümden gitti.
Şimdi uyu, çünkü gerçekten geç oldu, tamam mı.?
- İyi geceler.
- İyi uykular.
- Yatak böcekleri ısırmasın.
- Sabah olunca görüşürüz.
- Baba..
- Evet.?
- Seni seviyorum.
- Ben de seni seviyorum.

09 Haziran 2023

Şahsiyet (Dizi)


Şahsiyet, 2018 yılında yayımlanan polisiye ve dram türündeki Türk yapımı internet dizisidir.

Yönetmenliğini Onur Saylak'ın, senaristliğini Hakan Günday'ın yaptığı Ay Yapım imzalı dizinin başrollerinde Haluk BilginerCansu DereMetin AkdülgerŞebnem Bozoklu ve Hüseyin Avni Danyal yer almaktadır.

 


''Başım köpük köpük bulut
İçim dışım deniz
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında''
*
''Ne zaman bu şiiri okusam, uzaya gitmiş kadar olurum.''


''Bu hayattaki bütün kötülükleri aslında hiç tanımadığımız insanlar yapar. Onun için de her sabah uyanır uyanmaz, yaptığımız ilk şey, kendimizi kandırmak.''


- Babanızı öldürmek isteyecek birileri olabilir mi.? Yani aklınıza biri geliyor mu.?
- Kim öldürmek istesin ki benim babamı.?
- Hanımefendi.! Babanız Ağır Ceza Hakimiydi.! İllaki içeri birilerini tıkmıştır.
- Ama benim babam kaç senedir emekli.!
- Madem Madrid'den geliyorsunuz, şöyle izah edeyim: Matadorlar emekli olana kadar güreşir ama boğalar ölene kadar.
- Oley.! Oley.! Oley.!!!


- Doldurdun mu depoyu.?
- Evet evet fulledim.
- Benzin koydun.
- Evet.
- İyi. Yalnız bak ne diyeceğim. ''Fullemek'' Türkçe değil. Aslında hiçbir dilde yok öyle bir kelime. Bir daha kullanma olur mu.? Sen en iyisi unut o kelimeyi. Ne güzel olurdu değil mi.? Yanlış bildiğimiz her şeyi unutsak, sadece doğrular kalsa burda, hı.? Ama üzülme ya, burda da bir sürü yanlış var. Ben kızımı mutlu biliyordum, mutlu değilmiş meğerse.


''İnsan bir şekilde ölülere alışabiliyor. Ne de olsa kimseye bir zararları yok. Yani, artık yok. Onun için, mesele yaşayanlara alışmakta. Esas zor olan o.''
*
- ..seri katil bir durum. Ama bu ülkede biraz zor bulursun. Türkiye'de insanlar seri katil olmaz, Türkiye'de insanlar cinnet geçirir.''
*
''Sayın Hakim, ne zaman yasal olacak bu.?''


''Her şeyi affederim de, karısının kıymetini bilmeyeni affetmem. Doğruya doğru, kusura bakma.
Hiç bakma bana öyle, ben başka birini de seçebilirdim. Ama senin suçun büyük. Cezanı da çekmemişsin doğru dürüst. 8 sene ne ki.? Yok haksız tahrik, yok iyi hal; indire indire bir tek madalya takmadıkları kalmış. Ben okudum o mahkeme tutanaklarını; her zamanki gibi, gereği düşünülmüş de, gereği yapılmamış o mahkemede. Onun için, şimdi sen burda, gerçek cezan neyse onu çekiyorsun.''


''Ben bir şey yapmadım ki. Sen yaptın. Siz yaptınız. Hepiniz.! Yapmayacaktınız.!''


- ..gittin mübaşirlik yaptığın Adliye binasını yaktın.
- Adliye Sarayı o bacım. Yanar da, su da basar, çöker de. Delil de kaybolur, dosya da uçar.. Sana bir şey söyleyeyim mi bacım.? Şimdi bunlar, bulmuşlardır benim gibi bir garibanı, vermişlerdir eline üç-beş kuruş para, o da gidip kibriti çakmıştır.
Bak bacım bizim oranın iki şeyi meşhurdur. Bir üzümün kara olanı, bir de adamın karanlık olanı. O bina, her beş-on yılda bir yanar. Anladın mı.? Sıkıyorsa yakanı değil, yaktıranları yakala da göreyim.


- ..yavaş yavaş çürüyorum ben. Ben bu duvarın önünden geçerken, başımı çeviriyorum öyle yürüyorum..
- Ama yine de kaldırmıyorsun onları. Orda duruyorlar.
*
- ..Gösteri içindeyim ben aslında. Bu gösterinin bir tane amacı var, o da, unutturmak.! Unutturma sektörü aslında yani.
- Haksızlık ediyorsun bence kendine.
- Yok yok, öyle. Diyelim bir yerde bir katliam oldu, bir suikast oldu ama faili meçhul kaldı, ben bunu unutturuyorum. Çok büyük bir yolsuzluk oldu, yapan belli her şey belli, ben onu da unuttururum. (..) Masal gibi anlatıyorum. Herkes oturup ağzı açık dinliyor.
O katil yakalanıyor, başka bir katil ortaya çıkıyor, o yakalanıyor başka biri ortaya çıkıyor.. Ben onların da hikâyelerini anlatıyorum.
Ama ne yapmıyorum biliyor musun.? Herkesin belinde, nasıl bu kadar ruhsatlı silah olabiliyor; nasıl oluyor da insanlar bu kadar kolay silaha ulaşabiliyorlar, asla bununla ilgili haber yapmıyorum. Anlatabiliyor muyum.?
Eğer bir silahı unutturmak istiyorsan, o silahın kimi vurduğunu anlatacaksın.
Ama bitti artık. Ben bütün bunlardan o kadar çok sıkıldım ki.!
- Ne yapacaksın.?
- Küfredebilir miyim.?
- :))
- Hepsinin amına koyacam. Hiçbir şey unutturmayacağım artık.!




Hiçbir dünyalı bu dünyaya dayanamaz, ya da katlanamaz, ya da inkâr eder, ya da yalan söyler, ya da susar, ya da kusar, ya da kurar, ya da kaçar, ya da çalar, ya da bozar, ya da doğurur, ya da boğulur, ya da sarhoş olur, ya da âşık olur, ya da durur; ve kurur, ve solar, ve sorar, ve kızar, ve dolar, ve boşalır, ve kasılır, ve inanır, ve yaratılır, ve savaşır, ve yaralanır, ve dener, ve dener, ve yanılır... Ve dener, ve yanılır... Ve dener, ve yanılır...
Vicdan denen şey bağırsak gibidir, sen uyurken de çalışır. Köreltsen de insâniyetini, işlediğin o korkunç cinâyet, çıktığın idam sehpasıdır. Sımsıkı düğüm olur boynunda, kurbanının yağlı urgan gibi elleri. Kimse katil olduğunu bilmese de, her gece kendin asarsın, kâbuslarında kendini. Bağırsak, vicdan gibidir. Derdin boşaltmaksa içini, kendin çekersin ipini. İnsan dener ve yanılır.! İnsan dener ve yanılır.! İnsan dener ve yanılır.!



- Bence insanın adının bir anlamının olmasının hiçbir önemi yok.
- Neden.?
- Kimse adını kendi koymuyor da ondan..



''Bu dünyada aşktan başka macera kalmadı''
*
Teori akıldır. Ama komplo teorisi akıl hastalığıdır. Çünkü teorinin kanıtları gerçeklere dayanır. Ama bir komplo teorisinin kanıtı yine bir komplo teorisidir. Kendisidir yani. Yanıldığında bile haklıdır. Bir komplo teorisi asla yanılmaz. Bir de kimler asla yanılmaz biliyor musun Nevra? Aptallar...
*
Normalde dolandırıcılık umutla çalışır. Bir dolandırıcı gelir size: ''Bana 1 liranı ver, sana 10 lira olarak geri vereceğim,'' der. Siz de aç gözlüyseniz umutlanırsınız. Ve ona, 1 lirayı verirsiniz. Ama bu ülkede dolandırıcılar, artık umut satmıyor. Kolayı var. İnsanlar sizden o kadar çok korkuyor ki, telefonda: ''Ben polisim,'' diyen birine sahip olduğu tüm parayı verebiliyorlar. Eğer bir ülkede dolandırıcılar umutla değil, korkuyla dolandırıyorsa, o ülkede hiç kimseye ne iş yaptığını ya da kim olduğunu sormazsınız.


- Ben aslında hep gidiyorum, dışardan belli olmuyor ama, durduğum yerde hep gidiyorum. (..)
En korktuğum şey eski Nevra'ya dönmek.
Galiba ben, insanlarla nasıl yaşanır bilmiyorum. Yani insanlarla nasıl konuşulur; arkadaşlarla neler yapılır; sevgilin olursa onunla nasıl vakit geçirilir; biriyle arandaki mesafe nasıl ayarlanır, bunların hiçbirini bilmiyorum aslında. Ama hep biliyormuş gibi yaptım. Ve hep yanlış yaptım. Hiç istemediğim ilişkilerim oldu. Hiç sevmediğim arkadaşlarım oldu. ''Hayır'' diyemedim kimseye. Neden bilmiyorum ama, insanların benimle ilgili fikirleri hep çok önemli oldu. Sanki herkesi mutlu etmem gerekiyormuş gibi.
- Çünkü sen iyisin.
- Hayır. Çünkü ben zayıfım. Hattâ o kadar zayıfım ki, o kutuları açıp eski Nevra'yla karşılaşmaktan bile çok korkuyorum. (..) Eski Nevra, kendini ne zaman yalnız hissetse, kendini bir erkeğin kollarına attı.
(..) Ben kendimden kaçtım. Sende yeni bir hayat istedim. Kimsenin beni tanımadığı yeni bir hayat. Daha doğrusu, beni tanıdığını zanneden insanların olmadığı bir hayat. (..)
Ne tuhaf değil mi.? Sen kendini kovalıyorsun, ben kendimden kaçıyorum. (8. Bölüm)
*
- Peki n'apıcaz şimdi.?
- Sanat.! (9. bölüm)


İnsan bir sorar değil mi.?
''Yaşamak istiyor musun.?'' der..

9. bölüm




''Hayatını adalete adamak şahsi bir mesele değil, bir şahsiyet meselesidir.''

Bizim Krino - Our Krino / Belgesel

  Anthony Kafato (Oğlu): * Bize öğrettiği üç önemli değer vardı. Bunlar: dürüstlük, saygı ve çalışmak.. Eğer bu üç şeyi yaparsak, kendimizle...